Badem bıyıklılar badem gözlü oldular.

Akp’nin Badem Bıyıkları Gitti
Kimin arabasına binerse onun kornasını çalan tipler vardır. Bu karaktere sahip en az bir kişi aklınıza gelmiştir. Bunun en büyük örneği, Akp içinden çıkmaktadır. Akp’nin simgesi haline gelmiş olan badem bıyıklı bürokratlar artık badem bıyık bırakmaktan uzak durmaya çalışıyorlar.
Akp’nin tek başına iktidar olamayacağından emin oldukları şu zamanda, kimlerin koalisyon yapacağını bilmeden her partiye oynuyorlar. Mevkisini ve bulunduğu yeri kaybetmemek adına, savundukları amacı bir kenara atıp kimisi bıyığını kesiyor, kimisi ülkücü bıyığına benzetiyor, kimisi normal haline çeviriyor.

Akp’nin Badem Bıyıklı Melih’i
Bu hareketlerden çıkaracağımız bir sonuçta şu oluyor. Zamanın başbakanı tayyip erdoğan bir konuşmasında söylemişti.“Demokrasi bir amaç değil, araçtır.” Bu sözleri aynen uygulayan badem bıyıklı takımı, yaptıkları bu değişikliklerde beni gülümsetmeyi başarmış ve aklıma hemen Atatürk’ün başından geçen bir hikayeyi getirmiştir.
İşte Atatürk’ ün sakalını kes dediği şeyh ile diyaloğu;
Ataturk Amasya ziyareti sirasinda, yorenin ileri gelenleri ile Vali konaginda sohbet ederken bir ara tam karsisinda oturan 50-55 yaslarinda sakali goguslerine kadar inen birine gozleri takilir. Yaninda oturan valinin kulagina egilip sorar:
-“Kimdir bu?”
-“Efendim kendisi Seyh’tir. Yorede cok hatirlisi vardir.”Bunun uzerine Ataturk Seyh’i yanina cagirttirir.
-“Bak baba’ imanin olcusu sakalin boyunda degildir. Sunu rica etsem de en azindan Peygamber efendimizinki gibi kisaltsan” der ve eliyle de boyunalti hizasini gosterir. Seyh “emrin olur Pasam” diyerek yerine cekilir.
Toplanti bittikten sonra Ataturk Amasya’dan ayrilir ve aradan birkac ay gecer…
Bir aksam Ataturk’un aklina Amasya’daki seyhi gelir. Vali’yi telefonla arayip seyhin sakalini kesip kesmedigini sorar. Vali seyhin sakal boyunda en kucuk bir kisalma bile olmadigini soyler.
Ataturk telefonu kapatir, kagidi kalemi eline alir ve sonra nazirini cagirip, yazdigi yaziyi Amasya Valiligi’ne teblig etmesini ister.
Ertesi gun Amasya’dan seyh efendinin Ataturk’u gormek uzere Ankara’ya dogru yola ciktigi haberi gelir.
Seyh Ankara’ya ulastiginda’ Ataturk’un karsisina cikar. Sakal tamamen kesilmis, sinekkaydi bir tras olunmus, saclar kisaltilmis, kilik kiyafet bastan sona degistirilmis, bambaska bir gorunume burunulmustur.Orada bulunanlar bu degisime cok sasirirlar ve Ataturk’e bunun nedenini sorarlar:
-“Aman Pasam, o seyh ki sakalina el dahi surdurmezdi…Siz ne ettiniz de kokunden kesmesini sagladiniz?”
Ataturk gulumser, sonra da yanindakilere donup soyle der:
-“Dun aksam Amasya Valiligi’ne bir yazi gonderdim ve seyhi Afyon’a vali atadigimi bildirdim.”
Ardindan da yeni bir yazi hazirlayip nazirina bunu seyhe vermesini soyler.
Yazida soyle yazmaktadir:
-“Inancin olcusunun sakalda olmadigini anladigina sevindim. Valilik meselene gelince…Bugun koltuk ugruna kirk yillik sakalindan vazgecebilen, yarin baska seyler icin milletinden bile vazgecebilir. Seni boyle bir ikileme mahkum birakmayalim.”