Tarihin en ünlü dolandırıcısı niteliğini kazanmış bir isim olan, Sülün Osman adıyla bilinen Osman Ziya Sülün, komik taktikleriyle yüzlerce insanı dolandırmış ve ceplerindeki parayı almıştır.
Efsane dolandırıcı Sülün Osman‘ın dolandırdığı insanlara sattıkları ise Kemal Sunal filmlerindeki gibi. Galata köprüsü, Galata Kulesi, Saat kuleleri, Tramvaylar gibi kamu mallarını Anadolu’ dan İstanbul’ a zengin olmak için gelmiş insanlara satan Sülün Osman, dolandırıcılığın bu kadarı da olmaz dedirten cinsten bir dolandırıcı. Öyle bir dolandırıcı ki dolandırılan insan, dolandırıldığına gülmekten kızamaz hale gelebilir. 🙂

Dolandırıcılar Kralı Sülün Osman
1923 yılında İstanbul’ da doğan Osman Ziya Sülün, İstanbul’ un sistemini çözmüş ve nereden para kazanacağını çözmüş. Dolandırıcılığa ilk adımını ise 1948 yılında atmış ve Fatih’te kiraladığı evin sahibini dolandırmıştır. Sülün Osman’ ın adının Dolandırıcılar Kralı olarak anılmaya başlaması ve ses getiren dolandırmaları ise 1950 ve 1960 yılları arasında olmuştur. Kendi sistemi ile dolandırıcılığa hazır durumda olan Sülün Osman, Taksim hattında çalışan tramvayı, Eminönü’ndeki saat kulesini, Galata Kulesi’ni, Galata Köprüsü’nü, şehirdeki vapurları ve aklınıza gelebilecek her şeyi satmıştır. 🙂
Taksim meydanı önüne tezgah kurup Taksim’ e giren herkesten para toplamayı başarmış ve bununla ün kazanmaya başlamıştır. Sülün Osman, kendisini sıradan bir dolandırıcı olarak görmemiş ve bu işin kitabını yazıp, felsefesini yapmış bir düşünür olarak görmüştür. Galata Kulesi‘ ni satarken tesadüfen polis tarafından yakalanıp cezaevine gönderilen Sülün Osman, burada “Alın Teri İle Yaşamak” isimli bir konferans vermiş bir şahsiyet olmuştur. 🙂
Tam olarak kaç tane satış yaptığı bilinmiyor. Ama bazı satış taktikleri efsane şekilde anlatılıyor.
Bunlardan bazıları ise şu şekilde;
- Bir kaç tane ortağı ile birlikte Dolmabahçe Sarayı’ nın önündeki saat kulesinin önüne gider ve gözüne cebinde parası olan saf bir adam keşfeder. Daha sonra o kişinin görebileceği bir noktada durur ve ortakları Dolmabahçe önündeki saate bakarak kendi kol saatlerini ayarlarlar daha sonra saat ayarlama parasını Sülün’ e ödeyip giderler.
Bunu bir kaç ortağı yaptıktan sonra, cebinde parası olan uyanık adam gelir ve Sülün ile muhabbete girer. İstanbul’ a kısa yoldan zengin olmak için gelen bu kişiler “Zengin olmanın yolunu buldum.” düşüncesi ile Sülün’ ile ettiği muhabbet sonucu bu saati satın alır.
- Taksim tramvayının önünde oturup dikkatli bir şekilde tramvayı izler ve bir safın gelip sormasını beklermiş. Nihayet birisi gelir neye bakıyorsun? Diye sorar. Sülün, tramvayların kendisine ait olduğunu ve ne kadar yolcu gelip gidiyor, işler nasıl diye izlediğini söyler. Tabi sürekli bir insan trafiği olan bu tramvaylarda iyi para olduğunu anlayan vatandaş işin püf noktalarını öğrenmeye çalışır.
Sülün Osman ise yine biraz hoşbeşten sonra konuşturur adamı. Vatandaş köyden gelmiş ve traktör almak ister, Sülün ise adama: boşver traktörü traktör masraflı iştir mazotu, tekerleği, bakımı ağır olur hep masraf çıkartır. Gel sana bu tramvayı satayım ben yoruldum artık 600 tane tramvayım var ve tek tek hepsini satıyorum sen iyi bir adamsın masraflı işe girme ben bundan kar etmesem de olur geriye 600 tane daha tramvayım var birini sana veririm ama hemen almazsan pişman olup vazgeçebilirim der.
Adam ise fırsatı kaçırmamak için parayı öder ve orada satın aldım/sattım şeklinde kağıda imzalı bir sözleşme yaparlar.Tramvayın sahibi artık sensin der. Adamın eline bilet parası verir ve, “şimdi tramvaya bin bilet veren adama bu parayı ver, son durakta bu satış belgesini göster ve tramvayı alıp köyüne götür” der. Son durakta inen adam satış sözleşmesini gösterdiğinde olayın aslı ortaya çıkar ve polisler gelir.
Bunun gibi bir çok satış yapmış olan Sülün Osman, satış harici dolandırıcılıklar da yapmıştır. Dolandırıcılıkları 4 alanda kategorize etmiştir. Bunlar;
- Zarfçılık: Salağın birine havadan bir çıkar vaad ediyorsun ve elinde avucunda ne varsa alıp gidiyorsun.
- Definecilik: Salağın birine define yeri bildiğini fakat maddi durumunun çıkarmak için yeterli olmadığını söylüyorsun, defineyi çıkartmak için finans kaynağı olmayı kabul ediyor ve parasını alıp gidiyorsun.
- Papelcilik: Araştıran kişiler bu kategoriyi bulamamış sanırım kaynakta bulunmuyor. 🙂
- Çeşitli Satışlar: Gözünün görebileceği her şeyi satabilmek.
Sahtekarlığın ve dolandırıcılığın kitabını yazmış bu adamı tebrik etmek gerekiyor. Dolandırıcılıkla ün kazanmış olan Sülün, Beyoğlu’nda lüks bir bara giderek kendini fabrikatör olarak tanıtıyor ve kızlar tarafından etrafı donatılıyor. Kızlar fabrikatör yakaladıklarını sanıp yeyip içiyorlar, daha sonra aslında bu kişinin fabrikatör Osman olmadığını, Sülün Osman olduğunu anlıyorlar ve bu bizi de satar deyip kaçışıyorlar. Gelen hesaba itiraz eden Sülün, hesabı kızların ödemesi gerektiğini söylüyor ve kızlar aralarında bütün hesabı ödüyorlar. 🙂

Sülün Osman Barda Hesabı Kızlara Ödetti
Yani her fırsatı değerlendiren Sülün Osman bu alanda çok büyük bir başarıya imza atmış ve Türk tarihine Dolandırıcılar Kralı olarak geçmiş bir isimdir.
İşin en komik tarafını yazıyorum. Bu konuda bizim Osman’ ın ne kadar düşünce okuyucu bir insan olduğunu da anlayabilirsiniz.
Fransızlar sahtekârlığın bilimini yapmak isterler ve bu konuda ün salmış olan Sülün Osman’ a bir teklifte bulunurlar. Bu teklif ise Paris’ te dolandırıcılık ve sahtekârlık üzerine bir konferans vermesiymiş. Sülün Osman Fransızca bilmediği için Fransız Büyükelçiliği tarafından kendisine birde tercüman tahsis edileceği söylenmiş fakat Sülün bunu kabul etmemiş. Bu teklifi neden kabul edilmediği sorulunca Sülün Osman’ın verdiği cevap ise daha komik olmuş. “Tercümana güvenemedim, sahtekâr birine benziyordu!” 🙂
Sülün Osman’ ın ne zaman öldüğü tam olarak bilinmemektedir. Mesleği dolayısıyla üzerinde kimlik taşımadığı için net bir bilgi yok fakat polislerin tahminine göre, Beyoğlu’nda kaldığı bir otelde 1984 yılında kalp krizinden öldü ve kimsesizler mezarlığına gömüldü.